29 Nisan 2011 Cuma

Fırında Patates

Merhabalar,
Bu aralar Çınarcık yine hasta. Bu kış daha fazla sürerse, oğlumun ciğerleri hepten bitap düşecek. Ne yapacağımızı bilemedik. İlaçlar-hastalık ikilisi içinde iştahı da iyice düştü. İştahsızlıktan hasta oluyor, hasta olunca iştahsızlaşıyor. Böyle bir kısır döngü içindeyiz. Evde yoğurt yapmaya başlamam iyi oldu. "Anne yoğurdumuzdan ayran yapalım." diyip, hemen her akşam bir bardak ayran içiyor. Bağırsak florasını düzenleyeceğini ve onu tok tutacağını düşünüyorum. Yanındaysa oldukça soft şeyler (makarna ve kuru ekmek gibi) şeyler yiyor. Patates kızartmasına alternatif olarak fırında baharatlı patates denedim. Onun için bir değişiklik oldu, küçük bir kase yedi. Tabiiki yanında ayranla. UHT sütten yaptığım cıvık yoğurtlar işe yarıyor. Ayran yaparken yoğurdu sulandırırdım. Artık gerek kalmıyor. Ona daha fazla yoğurt yedirmiş oluyorum. Biraz tuzlayıp, azıcık seyreltmem ayran yapımı için yeterli.



FIRINDA PATATES
- 1 kg patates
- Zeytinyağı
- Kekik, kimyon, karabiber,köri gibi baharatlar
- Tuz
- Yarım çay bardağı süt



Patatesleri kabaca doğrayıp, süt hariç tüm malzemeyle ovun. Borcama serip, üzerine sütü dökün. 180 derecede yarım saatte pişiyor. Ara ara alt üst edip, homojen pişme sağlayın. Yoksa altta kalanlar haşlak, üsttekiler gevrek kalıyor.

Süt hem lezzeti artırıyor, hemde patateslerin iç yapısını kumlu hale getiriyor. Ayrıca patatesler sütü çekiyor, yağ dışarıda kalıyor. Boğazsız herkes için iştah açıcı, sağlıklı bir çeşni. Yemeklerin yanınada ikram edilebilir. Afiyet olsun.

Not: Bugün öğlen yine Figen ve Ozan'la Fisho'ya gidip balık yedik. Haftada birgün orada balık yemezsek olmaz oldu. Forum'da arkadaşım Dilan'la karşılaştık. Kipa'da bu iki gün %50 indirim varmış. Kipa'dan kremlerimizi, ojelerimizi aldık. İhtiyacı olanlara duyurulur. Sevgiler.

24 Nisan 2011 Pazar

Zeytinyağlı Yemek Yarışması



Merhabalar,
Karşıyaka Belediyesi'nin düzenlediği "Zeytinyağlı Yemek Yarışması" nı duyuruyorum. Aman dikkat bugün son gün. Ben dün müracaatımı yaptım. Annem, yine beni elerler kendini finale çıkarırlar diye önce müracaat etmek istemedi. "Olurmu öyle şey anneciğim, maksat katılmak" dedik, ikna ettik. Bugünde o başvuracak. Katılmak isteyenlere, izleyici olmak isteyenlere duyurulur. Yarın görüşürüz.


İlgilenenler için program şöyle:
5 Mayıs PERŞEMBE


Seminer Programı
10.30–12.00 Nikâh Sarayı
Açılış Konuşması: Dr. Mustafa TAN Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Bşk.
Zeytin ve Zeytinyağının Yaşamımızdaki Yeri: Ümmühan TİBET (Kim. Müh) UZZK Yn. Krl. Ü.
Zeytin ve Zeytinyağının Sağlığımız Açısından Önemi: Doç.Dr. Levent KÖSTEM

13.00–17.00 Bostanlı Park Kafe
Yemek Yarışması Alanı ve Stantların Açılışı
Zeytinyağlı Sabun Yapımı
Çocuklara Sürdürülebilir Zeytinyağı Tadım Aktivitesi
Zeytin Konseptli Ürün Sergileri
Müzik
Ege Halk Oyunları
6 Mayıs CUMA
Yarışma Programı
10.30–16.30 Bostanlı Park Kafe
Açılış Konuşması: Karşıyaka Belediye Bşk. Cevat Durak
Zeytin konseptli ürün sergileri, müzik, Ege Halk Oyunları eşliğinde
10.30–12.00 Zeytinyağlı Yemeklerin Tadımı ve Değerlendirmesi
13.00–15.30 Zeytinyağlı Hamur İşleri, Pasta ve Tatlılar ve Değerlendirmesi
16.00–16.30 Ödül Töreni





KARŞIYAKA BELEDİYESİ
2011 KARŞIYAKA SAĞLIKLI BESLENME VE YEREL LEZZET GÜNLERİ
5–6 MAYIS

YARIŞMA ŞARTNAMESİ
YARIŞMA KONUSU: Sağlıklı Beslenme
TÜRÜ: Yemek Yarışması
AMACI: Akdeniz Tipi Beslenmenin (Zeytinyağlı yemeklerin) sağlığımıza katkısı konusunda halkı motive etmek.
KAPSAMI: Her türlü zeytinyağlı yemek
HEDEF KİTLESİ: Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ikamet eden yemek yapımı konusunda profesyonel olmayan 18 yaşını doldurmuş tüm kişiler.

YARIŞMA TAKVİMİ
Yarışma duyurusu 4 Nisan 2011
Son başvuru tarihi 25 Nisan 2011
Seminer ve yarışma alanı açılışı 5 Mayıs 2011
Yarışma günü değerlendirme ve ödül töreni 6 Mayıs 2011

YARIŞMA KATEGORİLERİ

Zeytinyağlı yemekler
Zeytinyağlı hamur işleri pasta ve tatlılar
DEĞERLENDİRME KRİTERLERİ

Görüntü,
Lezzet,
Sunuş biçimi,
Orijinallik,
İçerik-kompozisyon
1. KATEGORİ JÜRİ ÜYELERİ
1- Dr. Mustafa TAN Ulusal Zeytin Ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Bşk.
2- Kim. Müh. Ümmühan TİBET (UZZK Yön. Krl Üyesi)
3- Dt. Handan ARDA ( Karşıyaka Bld. Sağlık İşleri Müdürlüğü)
4-Yrd. Doç. Dr. Nilgün GÜRKAYNAK ( İ.E.Ü. Mutfak San. Ve Yön. Böl. Müdürü)
5- Öğr. Gör. Alexia YENEL ( İ.E.Ü. Mutfak San. Ve Yön. Böl.)

2. KAREGORİ JÜRİ ÜYELERİ
1- Birsen DURAK
2- Kadri BİLGİN (Karşıyaka Bld. Bşk. Yrd.)
3- Kim. Müh. Ümmühan TİBET (UZZK Temsilcisi)
4- Prof. Dr. Sibel KARAKAYA (Ege Ün. Gıda Müh. Böl.)
5- Prof. Dr. Sedef Nehir EL (Ege Ün. Gıda Müh. Böl.)

YARIŞMA DEĞERLENDİRME KOMİTESİ
1- Dr. Ayhan BÖREKÇİ ( Karşıyaka Bld. Sağlık İşleri Md.)
2- Zir. Müh. Fadime ÇAKIR ( Karşıyaka Bld. Sağlık İşleri Müdürlüğü)
3- Şahin ŞAHİN ( Karşıyaka Bld. Sağlık İşleri Müdürlüğü)
ÖDÜL (Her iki kategori için)

Birincilik Yemek Takımı ve Özel Üretilmiş Zeytinyağı
İkincilik Çatal Kaşık Takımı ve Özel Üretilmiş Zeytinyağı
Üçüncülük Kahvaltı Takımı ve Özel Üretilmiş Zeytinyağı
Jüri özel ödülü Neskafe Takımı ve Özel Üretilmiş Zeytinyağı

BAŞVURU VE İLETİŞİM

Karşıyaka Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü
Tel: (0232) 369 27 30 – 369 56 41
Adres: 1743 Sokak No:11 Karşıyaka /İzmir

KATILIM KOŞULLARI

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ikamet eden yemek yapımı konusunda profesyonel olmayan 18 yaşını doldurmuş tüm kişiler yarışmaya katılabilir.
Kişiler yarışmaya sadece bir kategoride katılabilirler.
Yarışmaya katılım 1. kategori 30 kişi 2. kategori 30 kişi ile sınırlıdır. Son başvuru 25 Nisan 2011 mesai bitimine kadardır.
Katılımcılar yarışmaya katıldıkları yemeğin malzeme listesini ve yapılışını son başvuru tarihine kadar eksiksiz olarak müdürlüğümüze teslim etmek zorundadır.
Yarışmacı yemeğin yapımında yağ olarak sadece zeytinyağı kullanmalıdır,
veya kurumumuzca verilen zeytinyağını kullanabilirler.

Yarışmaya katılacak olan kişilerin, 5 Mayıs günü yapılacak olan eğitim seminerine katılmaları zorunludur.
Yarışmacılar kendi isimleri ile yarışacaklardır. Ödül plaketleri isme hitaben yarışma bitiminden en geç 7 gün içinde kendilerine teslim edilecektir.
Yarışmacılar yemekleri evde pişirip hazır olarak getireceklerdir. Katılacakları kategorinin değerlendirmesi başlamadan en az 1 saat önce yarışma alanında sunuma hazır olarak bulunmaları gerekmektedir.
Yarışmacılar yemeklerin sunumu için 1 adet görsel sunum tabağı, 3 adet tadım tabağı hazırlamış olarak yarışmaya katılacaklardır.
Yemeklerin sunumunda; görüntü, lezzet, sunuş biçimi, orijinallik, içerik-kompozisyon gibi kriterlere dikkat edileceğinden yarışmacılar hazırlıklarını bu değerlere göre yapmaları menfaatlerine olacaktır.
Yarışmadan sonra yarışmaya katılan yemeklerin tarifleri ve resimleri yarışmacıların isimleri ile birlikte kurumuzca yayınlanacak kitapçıkta yer alacaktır. Ayrıca tüm yarışmacılara bu kitapçık hediye edilecektir.
Yapılan ön değerlendirme sonucunda katılımcıların yarışıp yarışmayacağı 27 Nisan 2011 tarihinde mesai bitimine kadar kendilerine bildirilecektir.
Yukarıdaki şartları kabul eder, verdiğim bilgilerin doğruluğunu teyit ederim.

…/04/2011
ADI SOYADI:
T.C. NO:
DOĞUM YILI / YERİ:
ADRES / TELEFON:

YEMEĞİN ADI:
İMZA






Telefon : SANTRAL 0232 - 399 40 00 / E-POSTA ADRESI: info@karsiyaka.bel.tr
Bahriye Uçok Bulvari No:5 Karsiyaka / IZMIR

21 Nisan 2011 Perşembe

Yoğurtsal Denemeler

Merhabalar,
Çınarcığa hamileyken evde can sıkıntısından dolaplarda, çekmecelerde düzen telaşesine düşmüştüm. Okul bittiğinden beri açmadığım kitaplarım vardı. Atmayı zaten düşünemem, bir sürü emek verilmiş, derlenmiş notlar. Bir tanesinde uzun uzun yoğurt yapımını yazmışım. Süt Teknoloji dersinden sanırım bizim dönemde en düşük notla ben geçtim. Zaten biliyorsunuz artık, bölüm sonuncusuyum. O dersle ilgili hatırladığım şeyler pek sütle ilgili değil. Hocamız, Prof. Sinan Ömeroğlu'nun Tübitak MAM anıları, İsviçre- Erzurum maceraları, ve bazı gıdalara ait formülasyonlar, kısa yollar, reçetelerdir. Durduk yerde birden ayva tatlısının neden kırmızı olduğunu sorardı, mısırın nasıl patladığını, sıvı yumurtanın ısıyla nasıl katılaştığını? Limonata tarifini saklıyorum hala. Kısmet, mezuniyetten 7 yıl sonra küçük oğlum için hazırlamakmış. Özetle, o dersten sonuncu olarak geçtim ama hocam aklımda kocaman bir soru işareti bıraktı. O soru işareti sayesinde ben hala o dersteyim. Sanırım hiç bir zaman deneylerim bitmeyecek, bu merak benimle gidecek.

Sinan Hocamız, bize "Siz siz olun sokak sütü almayın. Siz almayın bari." derdi. Hamileyken ilk defa yoğurt yapmayı denemiştim. İlk denemem, UHT sütleydi ve fırınımın yoğurt programında yaptım. Fena olmamıştı. 1 lt sütü, elimin ayası yanmayacak ısıya gelinceye kadar ısıttım. İçine çırpıcıyla karıştırdığım, içine biraz su katıp tuzsuz ayran gibi birşey kattım. Fırının yoğurt ayarında 3,5-4 saat durdu. Hocamın söylediği gibi mayalanma ve dolapta bekleme süresi boyunca fazlalık suyunu alsın diye üzerine kağıt havlu koyup öyle beklettim. Cıvık bir yoğurttu, tencerenin dibine doğru kıvamı oldukça sertti. Bu durumdan çıkarttığım sonuç, fermentasyon sıcaklığının sabitliğinin önemi oldu. Ve gerçek maya kullanımı. Hocam, ayran yapın derken mayayı hemen yormayın, suyla gevşesin, süte kattığınızda hızlı bir şekilde yoğurt yapmaya başlayacak. Eğer sütle ayran yaparsanız, maya çabuk yorulur" demişti. İlk denemenin yüzü suyu hürmetine, evdeki herkes çok beğendi. Ertesi gün 2,5 kg luk kova yoğurt alarak, esas fikirlerini beyan ettiler.

Bu yılda bende yeniden bu yoğurt denemeleri fikri uyandı. Çünkü ben ekşi yoğurt yiyemiyorum. Çok katı yoğurtta beni rahatsız ediyor. Ağzıma göre yoğurt ararken, kendi yoğurdumu yapmaya başladım.

Yumurcak TV'de, Oktay Usta çocuklara nasıl yoğurt yaptığını gösterdi. Güzel bir program olmuş. Çınarcığada deney olsun diye beraber yoğurt yapmaya başladık. Evde UHT yarım yağlı süt vardı. İlk denememi onunla yaptım. UHT sütü elimi yakmayacak kadar sıcaklığa gelinceye kadar ısıttım. Sonra eski usul hocamın dediği gibi tuzsuz ayran ekledim. Sofra bezine sardım ve 3,5 saat beklettim. Mayalanmanın sonunda üzerine hafif bir su tabakası gördüm. Daha yoğurt katmalarının arasından böyle su sızmışsa, bu yoğurt sıvı olur diye düşündüm ve kağıt havlu yerine annemin usulü kapağı açık olarak buzdolabına yoğurdu yerleştirdim. Bu şekilde 1 gün dinlendi. Tadı bence çok güzel, fakat oldukça sıvı formdaydı. Çınarcık, beraber yaptığımız için çok sevdi, sıvı olduğundan rahat yiyemedi. Zaten normalde hiç yoğurt yemiyor. Bu vesileyle yediririm diye düşünmüştüm. Bol bol ayran yaptık ve içerek tükettik. Bu yoğurdun sorunu, UHT sütün kuru maddesinin sokak sütüne göre düşük olmasıydı. Üstelik ben yarım yağlı süt kullandığım için oranlar hepten farklıydı. Light bir yoğurttu. Kaymağı yoktu, ben homojenize süt kullandığım için yoğurtta homojenize oldu. Sütü bol kaynatarak bu sorunu giderebilirdim. Bu şekilde suyu uçuracaktım, kuru maddeyi yükseltecektim ve homojenizasyonu ısıyla kırdığım için kaymaklı yoğurt olacaktı. Ama vitaminlere, minerallere zarar verecektim. Isıyla lezzeti-sertliği yakalayıp, başka şeyleri kaybedebilirdim.



Yağ miktarının önemini anlamak için ikinci bir deneme yaptım. Yine UHT sütü dayanılacak ısıya kadar ısıttım ve içine bir kaşık kaymak erittim. Bu şekilde üzerine güzel bir kaymak tabakası oluşacağını hayal ettim. Yol kenarı lokantalarında küçük çömleklerde satılan yoğurtlarda 1 parmak kaymak olur. Okulda yapılan bir analizde margarin tespit edilmişti. Yani yoğurt yaparken üzerine margarin ilave edip, kaymağı zenginleştiriyorlarmış. Bende bu tağşişi kendimce denedim. Ama çok toyum, beceremedim. Benim kaymağım beklediğim yumuşak etkiyi vermedi. Ağızda kırılgan, küçük yağlı flakonlar oluşturdu. Yinede lezzeti yerindeydi. Alt kısmı cıvıktı ve Çınarcık tencereyi önüne çekip içine pipet batırınca benim rengim değişti. "Anne çok güzel olmuş, çok lezzetli" diye yoğurdumun altını içti.

Artık vazgeçme aşamasındaydım. Pastörize sütün kuru maddesiyle UHT sütün kuru maddesi aynı. Sokak sütü, gözle görülmeyen artık ve yabancı madde içerdiği için kuru madde miktarı yüksek.Hadi dedim pastörize sütü deneyim.

Pastörize sütü (Pınar) yine elimi yakmayacak son sıcaklığa değin ısıttım, ardından bir çanak çırpılmış yoğurdu ayran yapmadan direk tencereye mayaladım. En az 8 saat, polar battaniyeyle mayalandıktan sonra kapağı açık olarak buzdolabına koydum, dinlendirdim. Buz dolabına koyduğumda kapağı kapalıda olabilirdi. Yoğurt suyu izi yok. Sanırım doğru yoldayım. Çünkü süpper yoğurt oldu. Aldığım pastörize sütünde bunda etkisi olduğunu düşündüm. Geçenlerde Pehlivanoğlu Bostanlı Mağazası'nda Tire Süt Kooperatif'inin sütlerinin satıldığını gördüm. Plastik torbalarda ve şişede pastörize süt satışına başlamışlar. Çok hoşuma gitti. Ege Mutfak Zirvesi'ndede dikkatimi çekmişlerdi. Onlara destek olayım diye sütlerinden aldım. Yine süpper yoğurt oldu.




Anladığım şu ki, yoğurt yapımında fermentasyonun süresi ve sıcaklığı çok önemli. UHT denemelerimde belkide ben uygun ortam şartlarını sağlayamamış olabilirim. Bol kaynatarak ya da içine süt tozu ilave ederek ondanda "beklenen" özellikle yoğurt yapılabilirdi. Yinede UHT denemelerim esnasında acaba jelatin mi koysam, karegenan mı eklesem, süttozu mu alsam? diye düşünürken yakaladım kendimi. Demek piyasada da tağşiş böyle başlıyor. İş yerindeki arkadaşlarımla bu konuda konuşurken, Lesitin mi atsak içine dedik? Düşünün evde yoğurt yapıyoruz ama içinde soya lesitini var. Doğala koşerken GDO riskinin kucağına düşecektim. Allahtan pastörize sütten yoğurt olduda, kafamdaki düşünce bulutu patladı.
Ve yıllar sonra size tekrar teşekkür ederim hocam, ellerinizden öperim.. Emeklerinize layık olmaya çalışıyorum. Evde gıda mühendisi olmak inanın dışarıdakinden zormuş.

Yuppiiii

Yuppiiiiii!!!!!
Bloglar açılmış!!!!

18 Nisan 2011 Pazartesi

Nane Likörü

Merhabalar,
Bugün başarısız bir tarifimi yayınlıyorum. Nette gezdiğim kadarıyla bu tarif çok ortada. Belkide ben yapamadım. Yinede paylaşmak istedim. Çünkü olmadığı, tutmadığıda oluyor demekki. Boşuna votkaları ziyan etmeyelim.



NANE LİKÖRÜ
Malzemeler:
- 1 demet taze nane
- 2 bardak votka
- 2 bardak su
- 1 bardak şeker



Naneleri yıkayıp, bütün halde bir kavanoza koyup, üzerine votka dökün. Bu şekilde on gün bekledikten sonra, şeker ve suyla basit şerbet hazırlayın. Şerbetle, süzülmüş votkayı kavuşturup, iki gün daha bekletin. Bütün bekletmeler kapalı, güneş görmeyen, kuru biryerde olmalı. Sonuçta ben süpper bir renk bulamadım. Piyasadaki nane likörlerinin içeriğini okuduğumda gıda boyası kullanıldığını gördüm. Yani o parlak yeşil renk doğal değilmiş. Benim likörümün rengi pek iştahımı kabartmıyor. İlla ki ev yapımı birşeyler olsun derseniz, olur. Bence biraz gıda boyası bu likör için gerekli. Tattada yoğun mentol hissedilmiyor. Otsu bir tadı var. İçine ferahlık versin diye ekstradan mentol katmayı düşünüyorum. Bu yazıyı yayınlamamın sebebi, webdeki nane likörü resimlerinin hepsinin parlak olmasından. Bu rengi gerçekten yakalayan var mı merak ettim. Eğer bu renk gerçek değilse(boyaysa) boşuna uğraşmayalım. Görüşürüz.

Hazır Waffle

Merhabalar,
Bugün sizlere çok basit bir tarif vereceğim. Birşey pişirmeniz gerekmeyecek, sadece gerekli malzemeleri birleştirin yeter. Bu waffle acil gelen misafirler ya da iş yerinde kafayı dağıtmak için arada toplu atıştırmalar içindir. Marketlerde satılan hazır waffle larla yapılıyor. Hollanda'dan ithal edilen bu tarçınlı ve tereyağlı waffle lar zaten çok lezzetli. Sade bile tüketilir.



Hazır Waffle
Malzemeler:
- 1 paket waffle
- 1 paket şokella
- 1 muz
- 2-3 çilek
- Susamlı yerfıstığı

Eğer daha önceki yaptıklarımı okuduysanız benim yerfıstığını çok sevdiğimi bilirsiniz. Böyle bir tatlıda başka bir yağlı tohum düşünemiyorum. İllaki susamlı yer fıstığı olmalı. Benim çok severek tükettiğim birşey. Geçen yıl iş yerinde bunalıp bunalıp Figen'le hazırlardık. Çikolata alerjisi olanlar aynı tarifi zile pekmezi,bal ya da kerebiç dolgusuyla deneyebilirler. Oktay Usta'nın pasta tariflerinde süsleme malzemesi olarak bu waffle lardan kullandığınıda görmüştüm. Waffle lar Migroslarda "Hollanda Caramel Waffle" diye satılıyor. Bir deneyin. Sevgiler.

14 Nisan 2011 Perşembe

Soğanlı-Sarımsaklı Ekmek

Başlığı görünce kafanızı çevirmeyin. Düşündüğünüz gibi değil. Aslında sıradan normal bir ekmek yapacakken birden aklıma geldi. Sabiha anne, evde bulduğu bir baş sarımsağı, bizim balkondaki güllerin yanına sokuşturuvermiş. Annemde arpacık soğan gibi birşeyleri, yavru çamımızın dibine dikmiş. Sonuçta bir sürü taze sarımsağım ve soğanım oldu. Çınarcık çok aromatik bulduğu için pek tüketmiyor. Ancak kısırın, mercimek köftesinin içinde yer. Oysa su gibiler. Çınarla ekmek yaparken ona komut verdim, balkondan kendisi istediği gibi kopardı. Beraber ekmek yaptık.



SOĞANLI-SARIMSAKLI EKMEK
Malzemeler:
- 1+1/8 cup süt
- 2,5 çay kaşığı şeker
- 2 çay kaşığı tuz
- 2 çay kaşığı fındık yağı
- 3 cup un
- 1,5 çay kaşığı ınstant maya
- 2 dal taze sarımsak (yeşil kısımları)
- 8-9 dal taze soğan (yeşil kısımları)



Ekmek makinanızın tavasını yağlayıp, tüm sıvı malzeyi, şeker ve tuzu ekleyin. Üzerine un ve sıvıya değmeyen mayayı ekleyin. Sonra kabaca doğradığınız yeşilliği ekleyin. Basit ekmek modunda 3 saatte hazır oluyor. İkinci fermentasyondan sonra üzerine susam sepeledim. Pişerken taze yeşilliğin kokusu yayılıyor. Ancak o kadar yeşillik koymanıza rağmen ekmeğin içinde hissetmiyorsunuz. Azıcık sarımsağın aroması geliyor, soğanınsa hiç kokusu yok. Yeşillikler taze olduğundan içinde küçücük kalıyorlar. Herhalde pazardan aldığım soğan ve sarımsağa ait olsa selüloz yapısı daha çok hissedilirdi. Biz denedik ve Çınarcık bayıla bayıla yedi. Yemek yayına yemek için uygun görmediğim bir ekmek çeşidi. O kadar hoş kokuluki yemeğin yanında harcanacağını düşünüyorum. Kahvaltılarda taze olarak zeytin ve peynirle süpper olur. Afiyet olsun.

Pasta Görünümlü Patates Salatası

Merhabalar,
Öznurcuğum "Pasta Görünümlü Patates Salatası" nın tarifini istemiş. Bu tarifi Oktay Usta'dan almıştım. Çok pratif bir tarif.



PASTA GÖRÜNÜMLÜ PATATES SALATASI
Malzemeler:
- 8 patates
- 3 yaprak marul
- 2-3 dal taze soğan
- 2 havuç
- 1 küçük kase kornişon
- 1 küçük kase yoğurt
- 1 çay bardağı zeytinyağı
- Tuz ve dilediğiniz baharatlar


Patatesleri haşlayıp, kabuklarını soyalım. Patates eziciyle ezerken, sıvıyağ, tuz ve baharatları ekleyin. Hem ezilsinler hemde lezzetlensinler. ben baharat olarak köri, kimyon ve karabiber ekledim. Pasta çemberini, tabağa yerleştirip patates püresinin yarısını yayın. düzgün bir şekle gelince, marul, soğan, havuç rendesi, kornişon karışımını serin. Üzerini bir kat daha patates yayın ve dilediğiniz gibi süsleyin. Ortadaki beyazlık, yoğurt-zeytinyağı karışımıdır. Bu salatayı üç katlıda yapabilirsiniz. Her kat için yaklaşık 4 patates artırmanız gerekli. Görüntüsü güzel bir salata. Herkesin rejimde olduğu bir gün için yapmıştım. Yanında mor lahana salatası ve beyaz lahana salatası vardı. Birde ev yapımı ekmekle soft bir servis oldu. Aslı Hanım daha önce tarifi verseydi, yelpaze ekmek yapardım. Yarın görüşürüz.

11 Nisan 2011 Pazartesi

Sevgiliye Tost

Merhabalar,
Uzun bir zamandan sonra beraberiz. Şu bloglar ne zaman açılacakta bende rahata ereceğim bilmiyorum. Bahsetmek için sıraladığım ne çok şey vardı. Çınarcık büyüyor, ben büyüyorum, ailemiz büyüyor... Böyle gidiyoruz işte. Blogcu arkadaşlarım, sizlerinde bloglarınızı okuyamıyorum. Okuyabilsem, bu sefer yorum yazamıyorum. Şu yasaklar kalksın artıkta rahat rahat görüşelim.
Bu hafta Figen'le İzmir Forum'da çok alış veriş yaptık. Ayakkabılar, elbiseler, mayo, pantolon vb. vb. Alış veriş yapmak zorundayım, geçen yılki kıyafetlerimden bir beden büyümüşüm. Farkında olmadan oldu. Artık farkedip dikkat etme zamanı. Yinede rejimi hafta içi ağırlıklı yapmaya karar verdim. Hafta sonu sevdiklerimle kaçamaklar yapabilirim. Buna bir örnek aşağıdaki tosttur. Forumda alışveriş sonrası Toppito's ta bir afiş gördüm. Tostu bu şekilde sunmuşlar. Çok beğendim haftasonu evdekilere kahvaltıda yaptım. Umarım sizde beğenirsiniz.



Arasına ne isterseniz koyun ve tostlayın. Ben çedar peyniri,domates ve sucuk koydum. Tostu verev kesip tersinden birleştirin. Kalp şeklinde tostlarınız olsun. Migros'larda ayvalık tostu ekmekleri satılıyor. Onlardan aldım ve çok memnun kaldım.

Forum'da çok beğendiğim diğer yer: Fisho. Figen'le bir öğlen isyanla balık yemek istedik. İkea'nın somonundan sıkılan biz, balık kokoreç merak ettik. Fisho'da salata kısmı çok zengin. Daha önce fesleğenli levreğin reklamını görmüştüm. Merak ettik, birer fesleğenli levrek söyledik. Küçücük kasede balığı görünce, kokoreçde ilave ettirdik. Bu yıl yediğim en güzel öğlen yemeğiydi diyebilirim. Kesinlikle fesleğenli levreği yapmayı deneyeceğim. Çiğ balıkla yapılıyor bol zeytinyağı ve limon var. Tarif edemediğim başka aromalarda aldım. Tabii ki tarif vermiyorlar. Ben bulacağım artık. Kare kavanozumda Kılıç balıkçılığın fileto levreği, zeytinyağı, limon kabuğu, fesleğen ve tuz düşünüyorum. İçine tane karabiber belkide yenibahar atmalıyım. Tarifi bilen varsa yardımcı olsun. Balık denemelerim başlıyor. Yarın görüşürüz.

2 Nisan 2011 Cumartesi

Limon Likörü

Merhabalar,
Geçen akşam eşim eve gelirken bana hediye almış. Elinin arkasında saklamış, bana göstermiyordu. İçimden "ne gereksiz şey aldı acaba?" diye uzun uzun geçirdim. Sonra bir süpriz yaptı ve bir baktım 50 lik votka almış bana. Ay dünyalar benim oldu. "Yuppi!!!! Bununla tarçın çubuklu sostan yaparım, narenciye likörü yaparım. " diye mutfakta sevinirken buldum kendimi. Hiç aklımdan böyle bir hediye geçmemişti. Evdeki limonları görünce dayanamadım limon likörü yaptım. Tarif Aslı Hanım'ın portakal likörü tarifinin limona uyarlamasıdır.



LİMON LİKÖRÜ
Malzemeler:
- 3 limon
- 2 su bardağı votka
- 2 su bardağı su
- 1 su bardağı şeker
- 1 limon suyu

Limonların kabuklarını ince ince soyun. Bir kavanozun dibine yerleştirin. aralarına limon halkaları koyun. Üzerine votkayı ekleyin ve kabukları kaplamasını sağlayın. Bu şekilde kapalı, güneş görmeyen bir dolabın içinde yaklaşık bir hafta beklesin. Bu süre zarfında votkanın rengi iyice sarıya dönecek ve limon aromasını alkole verecektir. Sürenin sonunda alkolü ayırın. Küçük bir tencerede şeker ve suyu kaynatarak basit şerbet elde edin. İçine bir limon sıkıp, soğutun. Sonra şerbetle alkolü kavuşturun. Bu şekilde de iki gün bekleyin. Eğer partiküllü bir görüntüsü olduysa tülbentten süzün. Lezzetli ve ferah bir likör. Alkol oranı yarıdan aşağıya düştüğü için içimide kolay. Afiyet olsun. Teşekkürler Aslı Hanım :)

Havuç Reçeli

Merhabalar,
Sabiha anneyle geçen gün portakal reçeli, kabuk şekerlemesi üzerine konuşuyorduk. Benim lezzeti yerinde ama sulu sepken portakal reçelimden sonra neler yapabileceğimizi konuştuk. Ağrı'da yaşarken hep pazarda İran'dan ithal havuç reçeli satıldığını anlattım. Onunda ilgisini çekti ve Emine Beder, Oktay Usta kitapları karıştırıp değişik havuç reçeli tarifleri baktık. Geçen hafta sonu Homeros Restorant'a kahvaltıya gittiğimizde de havuç reçeli ikram ettiler. Bence yeni trend bu. Vişne ve çilek bu kış çok yedik, sıkıldık. Yeni tatlar arıyoruz. Yeni ve lezzetli birşeyler denemek isterseniz bu tarifi deneyin.



HAVUÇ REÇELİ
Malzemeler:
- 750 gr havuç rendesi
- 1 kg şeker
- 1 greyfurt
- 1 mandalin
- 1 limon
- 1 portakal

Havuç rendesiyle şekeri birleştirin. Narenciyelerin sularını sıkıp ekleyin. Hepsi birlikte karıştırın. Limon tuzu koymanız gerekmez, narenciye suları yeterli asitliği sağlıyor. Reçel koyulaşınca altını söndürün ve kavanozlara paylaştırın.

Bu reçel İran'dan gelenlerin aynısıdır. Homeros Restorant (Mümtazi)'ta yediklerimizde içinde birde file badem vardı. Oldukça yakışmış. İsterseniz bir taşım kaynattığınızda iri cevizde eklebilirsiniz. File bademde çok yakışmış.

Not: Bu tarifi denerken kullanıdığınız havucun kalitesi çok öenmli. Lütfen market havucuyla değil, çıtır çıtır pazar havucuyla deneyin. Sevgiler.