5 Ekim 2010 Salı

KARADENİZ EREĞLİSİ

Karadeniz Ereğlisi’nden başka yurdumuzda Konya Ereğli ve Marmara Ereğlisi var. Ereğli ne demek? Neden 7 bölgenin üçünde bayili var merak ettim? Cumartesi günü Pınar’ın eğitimi vardı. Onu Ereğli İş Bankası’na bıraktıktan sonra sahile indik. Havanın bu kadar serin olabileceğini tahmin etmemiştim. İlker, arabadan hırkamı alırken bizde Çınar’la deniz kenarına yanaşmış iki yük gemisine ve gümrüğe baktık. Yani orada da işimin kenarındaydım :) Gümrüğün karşısına balıkçı barınağı yapmışlar. Barınaklarda her balıkçının bir odası vardı.



Ağların üzerinde balık kokuları arasında yaşayan kediler sabah rehavetindeydi.



Onlara ilişmeden yavaş yavaş İlker’in yanına gittik. Eşim, bizi görünce aldı ve Çınar Kafe’ye getirdi. Kafeteryanın önünden geçerken asker arkadaşı Serdar’la karşılaşmış. Serdar ve eşi Ayşegül, Ayşegül’ün muayenehanesine gitmeden önce bir çay içip dinlenmek istemişler. Bizi bırakmadılar, hep beraber kahvaltı yaptık. Onlarla, İlker’in yemin töreninde tanışmıştık. Taaa o zaman Ayşegül’ün güzelliği dikkatimi çekmişti. Çınar “İlker!!! İlker nerdesin? Hadi gel artık!” diye çağırıyorken, Serdar şaşırmış, Çınar’ın özlemine dayanamayıp, törene katılmayan İlker’in peşine düşmüştü. Zaman işte, şimdi hep beraber tatildeyiz ve koskoca-küçücük Ereğli’de aynı kafede, aynı saatlerde karşılaşıp o günleri anabildik. Biz ailecek zorlandık diyorduk, Serdar yemin töreninden sonra Urfa’ya gitmiş. Onun maceralarıda oldukça neşeli, action (ekşın/aksiyon) dolu :)
Tatlı Ayşegül’ü hastalarına gönderdikten sonra, Serdar bizi bırakmadı. Hep beraber Karadeniz Ereğli’sini gezdik. Kendisi Erdemir’de çalışıyor. Babası da orada çalışmış. Artık Ereğli’li olmuşlar. Çınar Kafe’den kalktıktan sonra sahil boyunca yürüdük. Oldukça güzel bir sahili var. Hep balıkçılar, olta atanlar ve kedilerle dolu. Bizim Mavişehir’in yakınlarındaki balıkçılara bakınca arada çok fark gördüm. Bizimkilerde bir izbelik, bir keşmekeş var. Bazen yanların geçerken rahatsız bile oluyorym diyebilirim. Oysa oradaki balıkçılar çok düzenliler. Evleri gibi bakmışlar oraya. Yanlarına gidip fotograf çekmeye utandığım bir grup hep beraber kahvaltı yapıyordu. İzmir’de gördüğüm balıkçı kahvaltısı, gazete kağıdına, 2 simit, bir parça peynirdir. Ereğli’de bayağı sofra hazırlamışlar. Sofrada balıkçıların yanında bir bayan ve oğluda vardı. Biri ailecek gelmiş yani. Kahvaltı sofrasında çiçekler, ince belli bardaklarda çay görünce hoşuma gitti, özendim bile.



Yanlarında kedi ailesi annelerini emiyordu. Resimde gördüğünüz gibi, çiçeklerle donatmışlar etraflarını. Heryer tertemiz ve düzenli. Belediye hemen her çöp kutusuna bir uyarı yazısı yazmış: En Güzel Temizlik Kirletmemektir.
Birazcık daha ileri gittiğimizde Karadeniz’de batan gemiler adına bir anıt gördük.



Mithat Paşa, Bahr-i Ahmer gibi gemilerin anısına yapılmış. Daha ileride de Kurtuluş Savaşı sırasında Karadeniz’de çok kullulan Alemdar Gemisi’ne geldik. Bu gemi artık müze olmuş. Gazi Alemdar Müzesi’ne ziyaret oldukça fazlaydı. Kurtuluş savaşı sırasında Rusya’nın iki limanından silah ve cephanelik taşımışlar. Ordu açıklarındayken Yunan gemilerine yakalanılmış. Önce gemiye su basıp, batırmışlar, ardından arka kısmında bir yangın çıkarmışlar. Gören yunan savaş gemileri, "Bunlar zaten batmış, biz işimize bakalım" diye yaklaşmamış, daha uylamamışlar. Yunan gemileri gidince bizimkiler yangını söndürüp, gemiyi batıran suyu tahliye etmişler. İşte Karadenizli zekasının organik bir örneği.


Alemdar gemisinden sonra hemen yanı başındaki Mado’ya oturduk. Çınar,İlker ve Serdar dondurma ısmarladı. Bende sıcak çikolata içtim. Ereğli’de Mado’nun yerini çok beğendim. İzmir, Adana ve gezdiğim başka illerde hiç bu kadar güzel bir Mado mekanı görmemiştim. Bizim sahildeki Yasemin Kafe gibi biryerdi.



Çınar dondurmasını bana satıp,sonbahar güneşinde çimlerde arabalarıyla oynadı. Bizde dostluğun tadını çıkardık.
Serdar, Çınar’ın araba sevdasını akülü arabayla değerlendirdi. İlker’le birlikte Çınar’ı akülü arabalara götürdü. Bende bir pamuk helva alıp onları izledim. Arabayı onlara veren kadın, çocuk daha önce hiç binmedi diye en yavaş moduna getirdi (mış/miş/muş). Çınar’ın peşinden koşan bizim ikili zevkle izledim. Meğer yavaş diye en hızlıya ayarlamışlar. Çınar gezintiden mutlu, bizim ikili terli terli gelince kime ne diyeceğimi bilemedim. Oğlumla pamuk helvamız bitince Serdar Abisi bizi Ereğli’nin Radar Tepesi’ne götürdü. Oldukça güzel, seyirlik bir yer. Bazı aileler piknik yapmaya gelmişler. Çınar’ın ilgisini koyun, koç ve inekler çekti. İneklerin dört memesini, koçların boynuzlarını, koyunların yumuşak tüylerini gösterdikten sonra yemek yemek üzere aşağıya inişe geçtik. Pınarcıkta hayvanlardan pek korktu, arabada kaldı :)



Hep beraber Meşhur Pideci’ye gittik. Ben bir önceki günkü zehirlenmenin etkisiyle balık yemek istemedim. Geldiğimiz yer, Akçaabat Döner (Demirpark) gibi Karadeniz’de beğendiğim yerlerden biri oldu. Cadde üzerinde olan pidecinin, arabayla park etmek için arkadanda bir girişi var. Cadde üzerinden girerseniz, düz ayak olan yer, arka girişi kullandığınızda dördüncü katta kalıyor. Allah’ım buradaki tüm yapılar aynı mı?



Pideler oldukça lezzetliydi. kımalı pide istediğinizde kavurmalı geliyor. İçine yeşillik, domates ya da soğan falan doğramıyorlar. Üstü açık ve kapalı diye iki çeşit pide var. Genelde pidelerin porsiyon fiyatları 7 TL. HEr pide yaklaşık 15 dakikada geliyor. O kadar yoğun ve dolular ki anca oluyor. Fitir fitir çalışan garsonlardan başınız dönüyor.

Özetlemek gerekirse, öylesine diye gittiğimiz Ereğli’den beklemediğimiz, hayal etmediğimiz güzelliklerle döndük. Herşey için teşekkür ederiz Serdar. Sana ve eşin Ayşegül’e misafirperverliğiniz, tatlı diliniz, güler yüzünüz için teşekkür ederiz. İzmir’e gelinde bizde sizleri gezdirelim. Beraber olmanın tekrar tadına varalım.

Not: Karadeniz'den gelirken meşhur keş peynirinden aldık. Aslında peynir dememek lazım. Süzme yoğurt ve tuzdan oluşuyor amabildiğim tüm peynirlerden sert. Makarnaların üzerine rendelenerek tüketiliyormuş. Gravyer peynirine benzediğini söyleyenler oldu. Annem tadını çok beğendi. Ben tuzlu buldum. Sanırım yemeklere karıştırarak tüketeceğim. Yarın görüşürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkürler