2 Eylül 2010 Perşembe

Sonbahar

Merhabalar,
Sonbaharın ilk günlerindeyiz. İzmir, sanki hemen anlamış gibi serinledi. Yazın o sıcaklarda çok yakındık, sonbahar gelir gelmez, ağırlığını koydu. Dün yağan yağmur tüm İzmir'i yıkadı. Artık havada partiküller, yerlerde tozlar yok. Net ve mavi bir İzmir hakim. Kim inanırki haftasonu denize girdiğimize. Benim küçük oğlum, 30 Ağustos 2010 (hemen resmi kayıtlara geçsin) ilk defa kendi başına -kolluklarıyla- yüzdü. Benden ananesine, ananesinden bana :) Suyun ortasında bir çırpınışı, bana yaklaşınca bir sarılışı vardı ki... En son can hıraş sarıldığında birde fırça kaydı. "Anne neden üzerine böyle tireyağ sürdün?!? Ne bu böyle?" 50 faktör güneş kremini anlatamadım bebişime. Sahilde kum oynadık, yazlığın bahçesinde çadır kurduk, salıncak yaptık, sırf oğlum istedi diye Ramazan Ramazan sabahın köründe mangal yaktık. Allah günahlarımızı affetsin, oruç tutanlar bizi bağışlasın, haklarını helal etsinler. Oğlum için bunları yaptığımızda, hem çocuk seviniyor hemde bu yaptıklarımızdan içten içe bizdede bir haz oluyor. En güzel gülümseme, sofrada patlıcan salatası ve kanatları yerken oluştu.



Ağaçtan incir topladık, bahçede taşla fındık kırdık. Hemen yakınımızdaki asma bu yıl üzüm vermedi. Meyveyi hastalık vurdu . Bende yapraklarını topladım. Birde oğluma iğdeyi tanıttım. İğdeyi bilen, hatırlayan var mı? Çınar pek birşeye benzetemedi. Tadındaki o unlu, havalı yapı farklı geldi. Aslında iğde bağırsaklara iyi gelir derler. İshali engellermiş. Servisteki Azize Hanım kokusunun zihni açtığını söylüyor. İnternettede bunu okumuştum.



http://www.ediyetisyen.net/igdenin-faydalari.html



Yukarıdaki sitede de iğdenin faydalarından bahsediyor. Bence hazır iğdeler olmuş, İzmir'in her yerinde ağaçlardan sarkarken, sizde uzanın bir tane alın. Yarın görüşürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkürler