14 Haziran 2010 Pazartesi

Uzun Hikaye

Merhabalar,
Geçen Perşembe'den beri yazamıyorum ama bir sürü nedenim var. Cuma günü çok yoğun bir gündü. GDO için bir sürü şeyle uğraştım ve Pazartesi günü diş ameliyatı olacağım belli oldu. Cuma akşamı annemler beni işten aldılar ve yine yazlığa gittik. Bugün işe döndüm, Cuma'dan kalan işlerimi, geçen haftadan kalan görevlerimi hallettim ve dişçiye gittim. "Ameliyat etmeseniz olur mu?" diye sordum, onlarda gülüp "iyi olacak, güzel olacak" diye ağzıma bir parmak bal sürüp işlerine koyuldular. Artık ağzımda bir kemik eksik :) 100 gr daha az tartılacağım :) Yanağım şiş, ameliyat iyi geçmiş. Dişçi koltuğuna oturduğumda, ağzıma genel bir bakacağını söyleyen hekim önce eski protezimi düşürdü, sonra bir dolgu düşürdü. "Zarardasınız Ayşe Hanım" dedi. Bende "ameliyatı bu yapacak, Allaaaah! işimiz var bununla" diye evham yaptım. Bu zararlardan sonra sanırım üç ay daha Ege Dişçiliği aşındıracağım :)

Neyse... Ağzınızın, sağlığın kıymetini bilin, zira ben yine kumpir yemeğe dönüyorum. Bir hafta ılık çorba ve kumpir diyetine başlıyorum. Bu zorunlu dietler olmasa vücudum dinlenemeyecek.



Haftasonu Çınarla çok eğlendik. Denize girdik, bahçeyi suladık, kedileri sevdik. Önce hemen kedilerden bahsetmek istiyorum. Evimizin dışardaki dolabına bir anne kedi ve iki yavrusu yerleşmiş. Ananem onları kovalamak istese de Çınar "onlar bizim komşumuz. Kovmayalım, sevelim onları. Ben onlarla oyun oynamaya geldim." dedi. Biz gidinceye kadar kovmadı zavallıları. Anne kedi yavrularını emziriyordu. Bizde anne kediyi besledik. Çınar elinde fıskiyeyle biraz ıslattıysada kedilerle iyi anlaştılar. Zaten yavrular kötülük nedir bilmiyorlar, insanın ayağının altında geziyorlardı.

Pazar sabahı mutfak lavabosunun altının ıslantığını, dolapların su olduğunu farkettik. Babamla birlikle mermer yapıştırdım. O kokulu melzemelerin içinde alak avrak kurumadan iş yapmaya çalışırken Çınar bize yardıma koştu. Bende size yardım edeyim diye tutturdu. "Oğlum dur, şimdi yapışkanı kaçacak, malzeme koyulaşmaya başladı." desekte dinletemedik. Gitmiş içeriden bir tahe uhu, bir tanede mezüre getirmiş. Elimdeki işi hemen bitirip oğluma sarıldım (Maşallah deyin). Bu haftanın en duygulu anı, elinde uhuyla bana geldiği andı.

Dönüş günü bahçeden İlker için erik topladık. Erik ağacının dallarından biri ağır gelmiş, kırılmış. Üzerinde bir sürü eriğiyle eğreti duruyordu. Ananem yinede koparmamış dalı. Ağaçtan beslenip meyvelerini kızartmış. O dalın meyvelerini beslemesi beni çok etkiledi. Halk türküleri doğru söylüyormuş.

Erik de dalı gevrek olur
Basmaya gelmez amman amman imanım
Basmaya gelmez
Elinde kızı nazlı olur
Üzmeye gelmez amman amman imanım
Küsmeye gelmez

A güzel yürüşüne ben yandım
Güzelim sözlerine aldandım

Erik de dalı pek incedir
Eymeye gelmez amman amman imanım
Eymeye gelmez
Elin de kızı nazik olur
Deymeye gelmez amman amman imanım
Deymeye gelmez

A güzel yürüşüne ben yandım
Güzelim sözlerine aldandım

Erik de dalı kırıldı
Elimde kaldı amman amman imanım
Elimde kaldı
Elin de kızı pek güzelmiş
Gözümde kaldı amman amman imanım
Gözümde kaldı

A güzel yürüşüne ben yandım
Güzelim sözlerine aldandım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkürler