20 Mayıs 2010 Perşembe

Merhaba




Merhabalar,


Artık yollarda o kadar çok kitap okuyamıyorum. Bugün Kemalpaşa yollarında bunu anladım. Trevanian'dan sonra "Terapi Koltuğundan Aşk Hikayeleri" Füsun Saka 'nın kitabını bitirdim. Bana oldukça ilginç geldi. Üniversite hayatım boyunca Irvin Yalom kitaplarından sonra bir türk yazar ve türk hastalar, onların Türkiye'de geçen aşk hikayeleri ve tırlatmaları çok ilginç geldi. Kendimi dedikoducu kız gibi hissettim. 3. sayfa haberleri gibi bir çırpıda okudum. Çabuk tükettim. Bu kadar okumuş, yaşamış insanların başına neler gelebiliyor, neler yaşanıyor şaşırıyorum. Sanırım en çok 65 yaşındaki avukat amcanın 3 kere evlenmesi ve üçündede aldatılması ilginç geldi. Genelde erkekler boşandıklarında, ayrıldıklarında ya da ne bileyim bir şekilde yalnız kaldıklarında fena dağıtıyorlar galiba. Kadınlar daha derli toplu görünüyor. Bağlanma sorunu yaşayan kadınlarda ilginçti. O kadar çok erkek ismi geçiyorduki hayatında, ipin ucunu kaçırdım. Kardeşim Deniz,sırada bir tane Yalom kitabı yollamış. Yalom kitapları genelde bir Amerikan filmi gibi oluyor. "İdentity" filmi gibi ya da Kuzuların Sessizliği. Bu kitapsa Türkiye'de geçtiği için sanırım, elimle uzansam tutacak kadar yakın. Kahramanlar oda arkadaşın olabilir, karşı komşun ya da marketteki kız olabilir.
Şimdiyse Katie Hickman'ın Kuşhane Kapısı kitabını okuyorum. Ama aklım karma karışık. Konusu ilginç aslında ama ben biraz karışığım. Pazar günü gireceğim sınavda beni biraz strese sokuyor galiba. Kendime güveniyorum ama sınav yinede işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkürler